25 Aralık 2022 Pazar

yağbasan köyü: ANILARDAN

yağbasan köyü: ANILARDAN: Aile büyüklerinin değeri nedense onları yitirdikten sonra ortaya çıkar. Gerçi ben dahil hiç bir torununun dedem akıllarıdan çıkmaz. Çıkamaz...

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Eeeee Yarın Ne olacak!

      



       
       Eeeee Yarın Ne olacak!

       Her şeyi partizanca düşünürsen, iş yapamazsın. Senin benim diye ayrıştırırsan sonunda böyle facialara neden olursun.
       Bu gece başını nasıl yastığa koyup uyuyacaksın? Eminim ki şu cümle bitene kadar gözlerin kapanacak.  Sen ne kadar inkar etsen de geçmişte yaptıkların bunun kanıtı. İnsana verdiğin değer orta da. Git evinde bir muhasebeni yap. Ama kaytarmadan, hayatında ilk defa dürüstçe, sırf tarafın diye göz yumduğun vukuatların  sonunda neler oldu. Kaç can aldın. Kimler öksüz yetim kaldı bir bak. Bu arada 2014 yılındayız, bunu da karıştırma, evinde takvim varsa bir bak. Çünkü bu halka inanmıyorsun.
        Yarın sokağa çıktığında kayırdığın, gözettiğin zatı şahanelerin kaç kişinin canını aldı. Eyme başını iyi bak. Bizim yakınana değil dürüstçe tarafsız bir yönetime ihtiyacımız var. Yakaran sızlanana değil iş yapan tedbir alan insanlara huzur içinde yaşamalarını sağlayan kişilere ihtiyacımız var.
        İlk kaza yerinde olacak zatta çok zaman sonra ekranlara geçip mazeretimi söylemiyorum ama doktorum izin vermedi diyor. Orada yüzlerce can gitmiş evlere ateş düşmüş, bizim açımızdan senin canın bir önemi de yok.
        Şimdi başlayacağız iş ve işçi güvenliğinden bahsedeceğiz. Sonra ateş düştüğü yeri yakacak. Bizler gene eğlencemize bakacağız. Oysa bir ay geçmemiş içimizden biri almış işçi baretini heyecanla anlatıyor, kaza geliyor diyor. Dileyen kim çoğunluk bizde haklıyız mantığıyla kaynayıp gidiyor. O muhteşem televizyon kanalları da nasıl olsa renkli dizileriyle bizi uyutuyorlar.


        Bu gün  metiyeler düzdük Somanın acılarını ceplerimize koyup evimize getirdik, dertleri acıları azalsın diye, peki yarın ne olacak!

13 Mart 2012 Salı

“ OOO KOMEDYA!”

Özgürlük diyoruz, daha fazla demokrasi diyoruz… Sonra cesaretiyle bir şeyler yazanları tutuklayıp zindanlara atıyoruz. Aylarca hatta yıllarca yargılamadan içeride tutuyoruz. Sonra kafamız bir yere mi çarpıyor bilmem, dışarıya salıveriyoruz. Bunu da reyting kurbanı sözüm ona büyük medya olarak lanse eden ucubeler müjdeli haber olarak bizlere sunuyor.

Padişahlık dönemlerinde de acaba bu kadar özgür müydük? Zindanlarda bu kadar aydın misafir edilmiş miydi?

Güçlüysen haklısın, diğerleri teferruat, sen boş ver birileri senin yerine düşünür, düşünme kardeşim, düşünce zaten suç. Nerdeyse sabit dursun diye beynimize kelepçe vuracaklar.

Arkadaş az bile söylemiş “ooo komedya!” yok canım kuklayız. Birinin elinde de iplerimiz duruyor, korkusundan ellerini kıpırdatmıyor ki hareket çekeriz diye.

24 Aralık 2011 Cumartesi

KOMEDİ FURYASI

K
             Aslında komedi oynamayacak kadar  acemi rol yapan bilen bir milletiz. Çalarız, yalan söyleriz, en yakın dostumuzu dolandırırız..... Ama, sıra günlük ahkam kesilecek olaylara geldi mi aslan kesiliriz.
        Bizler ucuz kabadayılarız. Film stüdyolarının önünde bekleyen fügüranlar gibiyiz... Benzetmeleri çoğaltabiliriz. Tamam anladık fransa haddini aştı, kendi üzerine vazife olmayan işe kalkıştı. O dönemde yaşananları bilmeden, kendi geçmişine bakmadan ortaya bir tutam ateş bıraktı. Biz! Biz buradayız ateşin ortasında yıllarca kalmış bir milletiz. Niye üç maymunu oynuyoruz? Tamam Ermeniler O, yıllarda akla hayale sığmayacak zulümler yaptı, köyler yaktı hem de insanlar içindeyken... O, köylerden biri de benim doğup büyüdüğüm yer.
Ya biz, bizim kendi canlarımıza yaptıklarımız? Niye sağır, dilsiz ve görmeyeni oynuyoruz? 12 Eylül öncesini ve devamını sorgulayamıyoruz? Niye daha Birkaç yıl öncesinin çocuklar ve kadınların arkasından otomotik silahlarla kovalayan resmi rütbeli insanları sorgulamıyoruz? Niye şarkılarda dediği gibi “kimimiz bilinmez yere gömüldük “ şarkısının aynen yaşandığını kabul etmiyoruz?
Bırakın Fransa'yı onlar günü kurtarıyor. Biz gerçeklerimizi saklayıp yalanlarla yaşıyoruz....

26 Ocak 2010 Salı

ANILARDAN


Aile büyüklerinin değeri nedense onları yitirdikten sonra ortaya çıkar. Gerçi ben dahil hiç bir torununun dedem akıllarıdan çıkmaz. Çıkamaz. Herkesin onunla ilgili mutlaka güzel anıları vardır.
    Akşam olup gaz lambaları yandığında sofralar kurulurdu. Bizde iki sofra olurdu biri dedemin diğeri bizim. Ama ben dedemle otururdum. Onun yanında olmak büyük keyifti.  Yemek faslı bittimi dedemin çay keyfi başlardı. Belkide çay içme keyfi bana ondan kaldı. Misafiri varsa yanında daha keyifli olurdu. Eskilerden başlardı anlatmaya... Kolay değil yıllarını savaşlarda geçirmişti. Kurtuluş savaşının büyük bir bölümünde yer almıştı. Anlattığına göre kardeşi köy muhtarı olduğu için askere gitmiş, ama daha çocuk, atıyla, silahıyla katılmış savaşa, 93 harbini ilk ondan öğrendim. Diğer savaşlarıda.
      Savaş yılları ile ilgili onlarca anısını dinledim. Diğer torunları gibi... Kendi okumamıştı. Savaşa çocuk yaşta gitmiş yıllarca kalmış gelincede ailesinin işlerine koşturmuş. Ama okuma aşkı her zaman içinde bir ateş olmuş dedemin. 60 lı yıllarda kızını okula genderen hemde köyünden kilometrelerce uzağa başka ile uğrlayan bir adam. Bunulada kalmayıp. Halk eğitimde öğretmen olunca il il arasında yıllarca sürüklenen bi adam.  Etek boyu dizinin üstünde diğe köy imamının söylenmesine kızıp o na cumhıriyetin ne olduğunu anlatabilen dedem. Okuma aşkı bundan başka nasıl açıklanırdı acaba. İlkokulda okurken Sarıkamış'a gidince ya bir gazete ya da bir hikaye kitabı alıp gelmesi, O'nun okumaya olan açlığını ortaya koyardı heralde.
       Cumhuriyet aşkı bir başka idi. Neden savaştığını bilen bunun için vatanına bağlığını ifade edecek bir cümle bulamıyorum. Şimdi bakıyorumda hep birlikte O bir avuç insanın dişyle tırnağıyla kurduğu bir ülkeyi ne hale getirdik. Övünelim değilmi.
       Bizi de, anılardan başlığıyla birileri anlatır ama bu hatıralarla mı? Acaba...
                                         ....................

yağbasan köyü: KIŞ GECELERİ




yağbasan köyü: KIŞ GECELERİ

KIŞ GECELERİ


Çocukluk yıllarımız. 70'li yılların sonu, 80'li yıllara, yani karatmalı gecelere sıkıyönetimli yıllara az kalmış. Sarıkamış'ta, öğrenci hareketlerinin sıkça olduğu yıllar. Benim hatırladığım , babamın Seyfettin amcamın çocuklarından Kerem abiyi her seferinde başka yolardan köye getirmesiydi. İlçenin puslu havası köye hiç uğramazdı. Hatırımda kalan boyumuzca kar ve soğuk kış geceleriydi. Sabahları annemle babmın atışmalarına uyanırdım. Bu atışmalar daha çok hafta sonları olurdu. Hayvanları beslemeye babam bizimde gitmemizi isterdi. Annem sinirli ama kısık sesiyle "sen gitsen ne olacak" çıkışmasıyla benim tembelliğim daha da zevkli hale gelirdi. Akşam oldumu Hüsamettin macamın yanına giderdik veya O, elinde kitaplarıyla gelirdi. (Battal Gazi v.b) biraz okur, sonra bize okuturdu. Bu görev en çok bana düşerdi. Amcam akşam erken uyur,bu nedenle kendi evindeyse bizi kovarcasına "hadi gidin sabah oldu ben yatacağım" derdi. Bizim en sevdiğimiz an buydu. Onun bu sinirli hali de çok hoşumuza giderdi.
Kış çok çetin geçerdi Yağbasan da. Sabah kalktığında evin kapısı tipinin yığdığı karlarla dolu olurdu. O günlerde her evin girişinde bir kürek bulunur, çıkarken karlar temizlenerek çıkılır. Küreğin eni kadar iz açılır herkes o izden giderdi.
Akşamları teneke sobalar yakılır. Sobaların mutlaka arka tarafında fırını olur. Burada patetesler pişirilir. Çay eşliğinde lavaş arasına konarak yenirdi...
En güzeli bu kış gecelerinin bol misafirli olmasıydı. Şimdiki gibi büyük şehirlerinin kibirleri daha üzerimize bulaşmamıştı. Misafirlik için önceden haber verilmezdi. Akşam karar verilir ve gidilirdi. Gençler aralarında oyunlar oynar, büyüklerde eskilerden sohbet açar ve o gece bitiremezlerdi. Bir ara sesler yükselir, sanırsın kavga var, oysa ya bir isimde anlaşamamışlar yada olayı farklı hatırlamışalar. Biz onlara bakar içimizden gülerdik.
Şimdi orada gene aynı kışmı var? Dostluklarda burdaki gibimi oldu? Akşam olunca duvarlar ve yanlızlık mı kalıyor acaba....

1 Aralık 2009 Salı

Yağbasan köyü Sarıkamış ilçesinin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Yağbasan Köyünün sakinleri (ilk sakinleri Erzurum Şenkaya ilçesi, ehris, posik, göreşken, hamas ve diğer yerleşim yerlerinden gelenler tarafından kurulmuştur. ) sakinleridir. Ancak gene büyüklerimizden edindiğimiz ancak yazılı bir kaynağa dayanmayan sözlü bilgilere  göre, köyün kuzeyinde haraba diğe adlandırılan ormanlık alanda ermeni dört ailenin yaşadığı (haraba adını buradaki yıkıntılardan almıştır.)söylenir. Bu dört ailenin hayvancılık yaptığı ve rus ordusuna süt verdği söylenir. Köyün ilk camiinin de yerinde bir kilise olduğu söylenir. Bu anlatılanlardan çıkardığımız sonuçta köyün eski yerleşim yerlerinden biri olduğunun bir işaretidir.
            .......
            Köyde ilk çözülme 76 yıllarından sonra olur. Daha sonra 80'li yıllarda bu çözülme devam eder Karsın diğer ilçe ve köylerinden gelen ailelerle günümüzdeki mozayik oluşur. 1990 yılı itibariyle Kars Sarıkamış çevre yolunun yapılması ile köyün eski canlılığı kalmamış gibi görünüyor.
Eğitim Öğretim : Köyde ilköğretim okulu bulunmaktadır.

18 Eylül 2009 Cuma

Biraz eski biraz yeni köyden görüntüler
Yeni Klasör

DUYURU

Sevgili yağbasanlılar köyümüzle ilgili resim, anı herhangi bir konuda duyurularınızı "erdogdumustafa36@gmail.com" adresine gönderin bende yayınlayayım. Fatih GÖK kardeşim teşekkürler. Bende senin gibiyim. İzmir de oturuyorum bu yüzden site biraz zayıf kaldı. Zenginliği ilgilerinizle olacak. Teşekkürler